Eğitim Sen’den Basına ve Kamuoyuna / Eğitim Günlüğü 33

Eğitim Sen’den Basına ve Kamuoyuna / Eğitim Günlüğü 33

Eğitim Sen’den Basına ve Kamuoyuna / Eğitim Günlüğü 33

Tarih: Kategori: Basın AçıklamalarıManşet

Salgınla ilgili açıklanan verilerin rehavet oluşturmamasına dönük bilim insanlarının tüm uyarılarına rağmen genel olarak alınan önlemlerde ciddi bir gevşeme yaşandığı gözlemlenmektedir. Sayısal veriler salgının yayılmasında bir yavaşlama olduğunu gösterse de önlemler konusunda yaşanacak bir tedbirsizliğin olumsuz sonuçları olacağı kesindir. Okullar, 18 milyon öğrencinin, 1 milyondan fazla öğretmenin ve diğer eğitim emekçilerinin bulunduğu kurumlardır. Sadece bu sayısal veriler bile okullarla ilgili alınacak kararlarda neden çok dikkatli olunması gerektiğini açıklamaktadır.

Okulların açılması ve kitlesel olarak öğrencilerin katılacağı sınavlar sadece tarihle ilgili bir mesele olarak değil, çok daha geniş bir şekilde değerlendirilmek durumundadır. Bu nedenle, konuyu tüm boyutları ile tartışılması ve bunun sonucunda bir planlama yapılması gerektiğini düşünmekteyiz. Sınav tarihlerinin öğrencilerin üstün yararı ve aynı zamanda da öğrencilerin, eğitim ve bilim emekçilerinin sağlığının gözetilerek planlanması gerekirdi. Anlaşılan odur ki, siyasi iktidarın öncelikleri bizim önceliklerimizle aynı değildir.

Bugünün Gündemi:

  1. Dün (04 Mayıs 2020) yapılan kabine toplantısı sonucunda YKS’nin 27-28 Haziran tarihine alındığı açıklandı. Yapılan sadece takvimsel bir değişiklik değil, öğrencilerimizin eğitim hakkı ve sağlıkları ile ilgili kaygıların yok sayılmasıdır. Yaşanan bu durumu, sadece turizmden gelir elde etmek isteyen bir kısım şirketlerin faaliyetleri olarak değerlendirmiyoruz. Bu durum, siyasi iktidarın tercihlerini ve yönetme biçimini gösteren özel bir örnektir. Tercih öğrencilerimizin hakları ve geleceklerinden yana değil siyasi iktidara destek veren kesimlerin taleplerinin karşılanmasından yana olmuştur. Siyasi iktidar tercihini toplumsal faydadan yana kullanmamıştır.  Milyonlarca öğrencinin ve eğitimcinin iradesi ve talebine rağmen karar alabilmenin demokratik olmadığı kesindir. Eğitim hakkı mücadelesi ortak geleceğimizin mücadelesidir. Öğrencilerimizin eğitim hakkı ve sağlığımız için mücadele etmekte kararlıyız.
  2. LGS tarihi dün (04 Mayıs 2020) yapılan kabine toplantısında 20 Haziran olarak açıklandı. Öğrencilerimizin sağlığı ve uzaktan eğitime erişimi olmayan öğrencilerin yaşayacağı eşitsizliklere rağmen Haziran ayında sınav yapma ısrarı, yoksul öğrenciler başta olmak üzere pek çok kesim açısından eğitim hakkı ile ilgili ciddi sorunlar yaratacaktır. MEB’in bu kararını hızla gözden geçirmesi ve yeni bir planlama yapması gerekmektedir. Önceliğimizin ve tercihimizin öğrencilerimizin sağlığı ve eğitim hakkı olması gerekmektedir.
  3. LGS ve YKS ile ilgili oluşan hoşnutsuzluğu gidermek için çeşitli açıklamalar yapılmaya devam ediyor. LGS’nin nasıl uygulanacağı ile ilgili yapılan açıklamada, Rehber öğretmenlerin velilerle bir arada olacağı ifade ediliyor. Bunun neden yapılacağı, nasıl yapılacağı, kaç veli için kaç rehber öğretmen görevlendirileceği gibi pek çok belirsiz husus bulunmakta. Belirsiz bir görev tanımıyla yapılan bu işten MEB’in velilerin kaygısının giderilmesini hedeflediği görülmektedir. MEB’in velilerin ve dolayısıyla öğrencilerin kaygıları için destek sağlanması için önlem aldığı bir ortamda sınavı uygulamada ısrar etmesinin anlaşılabilir bir tarafı yoktur. Rehber öğretmenler belirsiz iş tanımlarıyla çalıştırılmamalı, kaygının bu kadar yoğun olduğu bir ortamda sınav yapılmasında ısrar edilememelidir.
  4. Özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerinde çalışan eğitim emekçilerinin yaşadığı sorunlar salgın öncesinde de oldukça ciddiydi. Güvencesiz, düşük ücretle ve uzun süreler çalışmaya zorlanan arkadaşlarımız, salgınla beraber işlerini ve gelirlerini kaybetme tehlikesi ile de karşı karşıya kalmışlardır. Kısa çalışma ödeneğinden yararlanabilecek çok sayıda arkadaşımız, işverenin başvurmaması veya başvuruda yanlışlık olduğu gerekçesi ile yararlanabilecekleri bir haktan mahrum kalma riski ile karşı karşıyadır. Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmet Bakanlığı bu konu ile ilgili inceleme başlatmalı ve arkadaşlarımızın mağduriyetini önlemelidir. Ayrıca, arkadaşlarımızın ücretleri en düşük seviyeden gösterildiği için kısa çalışma ödeneği alacak olanlarında eline oldukça düşük ücretler geçecektir. Yapılanların çalışanları mağdur ettiği kesindir. Emeği ile geçinen özel eğitim ve rehabilitasyon merkezleri çalışanlarının seslerinin duyulması ve bu kurumların kamulaştırılmasının mutlaka gündeme alınması gerekmektedir.
  5. Üniversitelerde kadro ilanlarının kişiye özel yapılmasına dönük çok sayıda örnek mevcuttur. Kadro ilanında belirtilen özellikler aslında çoğunlukla ilanın kim için hazırlandığını göstermektedir. Son olarak, Şırnak Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Elektrik Elektronik Mühendisliği tarafından yapılan kadro ilanının da benzer içerikte olduğu görülmektedir. Üniversitenin insan, doğa ve toplum yararına bilim üretebilmesi için mutlaka dışarıdan yapılan müdahalelerden korunması gerekmektedir. Siyasal, sendikal veya kişisel yakınlığa göre üniversitelerde kadro verilmesi kabul edilemez.

Kamuoyuna Saygıyla Sunarız

EĞİTİM SEN MERKEZ YÜRÜTME KURULU

Benzer İçerikler

Bizi Takip Edin

En Üste Çık