Bugün günlerden Soma. 301 canımızı yitirdiğimiz o kara günün 6. yıl dönümü bugün. Soma’da yaşananlar sadece bir kaza veya ihmal ile açıklanamaz. Soma, sermayenin çıkarlarının ve bu düzenin devamı için insan canının yok sayılmasıdır. Soma’da “atılan tekme” yaşamak için canı pahasına çalışan milyonlarca emekçiye atılmış tekmedir. Soma, bizlere her gün emekçi yaşamına ve emeğine sahip çıkarsa ancak eşit ve özgür bir dünyanın yaratılacağını hatırlatır. Soma’yı unutmayacağız, unutturmayacağız.
Gazi Üniversitesi Fen Fakültesi Dekanı’nın basına yansıyan görüntüleri, kadrolaşmanın üniversiteyi getirdiği aşamayı yeniden fark etmemizi sağladı. İzlediğimiz görüntüler, uygulanan cinsiyetçi politikaların, eril dilin üniversitede dahi vücut bulmuş halidir. Türkiye’nin en eski ve köklü üniversitelerinden birinde böyle bir dekanın bulunması açıklanamaz ve kabullenilemez. Bırakın dekanlık yapmayı, böyle bir kişiliğin öğrencilerimize ders anlatmaması gerekir. Kamuoyundan gelen yoğun tepkiler üzerine dekanın istifa ettiği ve kendisi ile ilgili yasal sürecin başlatıldığı ifade edilse de sorun münferit veya bu kişiye özel olmadığı için, bu şekilde çözüm mümkün olmayacaktır. Çözüm için mutlaka bir yaklaşım değişikliği ve üniversitenin, siyasetin vesayetinden kurtarılması gerekmektedir. Üniversiteye dışarıdan yapılan tüm müdahalelerin sonlanması ve üniversitenin siyasi iktidar açısından bir hegemonya alanı olmaktan çıkarılması gerekmektedir.
Salgının başladığı günden bu yana, bu zor süreçten toplumsal dayanışma ve birlikte çıkacağımızı; kimseyi geride bırakmayacağımızı ifade ettik. Haksız hukuksuz ihraç edilen arkadaşlarımız başta olmak üzere, öğrencilerimizle, elimizin uzanabildiği yerde kim varsa onunla dayanışmayı büyütüyoruz. Zor zamanlar devam ediyor ve biz karanlığı aydınlığa çevirmeyi sürdürüyoruz. Şubelerimiz ve temsilciliklerimiz, yaşanan ağır koşullara rağmen, bulundukları yerlerde kimin dayanışmaya ihtiyacı varsa onun yanında olmaya devam ediyor. Tüm şubelerimizle, temsilciliklerimizle ve üyelerimizle, paylaşarak çoğaltacağımız güzel yarınlara yürüyüşümüzü sürdürüyoruz.
Bugünün Gündemi:
- 08 Mayıs 2020 tarihinde öğrencilerimizin eğitim hakkı ve sağlıkları için başlattığımız “LGS-YKS Ertelensin” imza kampanyamız 6. gününde de yoğun bir ilgiyle devam ediyor. Şu ana dek kampanyamıza imza atarak verilen destek sayısının 15.000’e ulaşmış olması, yaşanan sorunun büyüklüğünü göstermektedir. Siyasi iktidara çağrımız, henüz yeterli zaman varken sınavların salgın bitene dek ertelenmesi kararı almasıdır. Milyonlarca öğrencinin ve eğitimcinin düşünce, öneri ve istekleri mutlaka dikkate alınmalıdır. Tüm yurttaşları bir imza atarak öğrencilerimizin eğitim hakkına ve geleceğimize sahip çıkmaya davet ediyoruz.
- Cumhurbaşkanlığı tarafından Türkiye’nin koronavirüs normalleşme takvimi yayınlandı. Yayınlanan takvime göre, okullar 24 Ağustos 2020 tarihinde açılacak. Bursluluk sınavının tarihi ise 21 Haziran 2020 olarak belirlenmiş durumda. MEB’in milyonlarca öğrenci ve öğretmeni ilgilendiren konularda açıklama yapması yerine, taslak takvimin bu şekilde öğrenilmiş olmasının, olağan işleyişimize uygun olmadığı açıktır. Söz konusu taslak takvime dönük olarak MEB’in acilen kamuoyunu bilgilendirmesi ve salgın bitene dek okulların açılmayacağını açıklaması gerekmektedir. MEB, alınan kararların öznesi olan kesimlerle bir araya gelmeli ve yol haritasını birlikte belirlemelidir.
- Cumhurbaşkanlığı tarafından açıklanan takvime göre, özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerinin 1 Temmuz 2020 tarihinde açılması planlanmaktadır. Bu kurumlardan yararlananların büyük bir bölümünün kronik hastalıkları olduğu dikkate alındığında, yapılan planlamanın oldukça riskli olduğu görülecektir. Bu kurumlarda çalışanların yaşadığı mağduriyetlerin giderilmesi, ekonomik sorunlarının çözülmesi ve kurum açılışlarının salgın bitene dek ertelenmesi yapılabilecek en doğru planlama olacaktır.
- Öğretmenlerin 31 Mayıs 2020 tarihine kadar idari izinli olduğunun bilinmesine rağmen, okul yönetimleri bu durumu dikkate almamakta ısrar etmektedir. Çoğunlukla kendini göstermek isteyen ve bunun da ancak öğretmenler üzerinde baskı kurarak yapılabileceğini düşünen bir yönetim yaklaşımının acilen terk edilmesi gerekmektedir. Bu duruma bugün vereceğimiz örnek Tekirdağ Kapaklı’dan. Kapaklı’da bir okul müdürü öğretmenlerin uzaktan eğitim görevlerini yapmak kaydıyla idari izinli olduğu gerçeğini yok sayarak öğretmenlere yazılar yazmaktadır. Eğitim yöneticileri öğretmenlerin yürürlükteki mevzuata göre görevlerini yaptıklarını ve haklarının farkında olduklarını unutmamalıdır.
- 18 Mart tarihinde ataması yapılan 20.000 öğretmen arkadaşımızın göreve başlamak için bekleyişinin bugün 8. haftası bitiyor. Arkadaşlarımızın göreve başlatılmamasının hukuki dayanağı yoktur. Kim, hangi kanunun verdiği yetkiyle arkadaşlarımızı göreve başlatmamaktadır, bunun kamuoyuna açıklanması gerekmektedir. Göreve başlamak için bekleyen arkadaşlarımız daha fazla mağdur edilmemeli ve bir an önce göreve başlatılmalıdır.
Kamuoyuna Saygıyla Sunarız
EĞİTİM SEN MERKEZ YÜRÜTME KURULU