Yaza, sıcak günlere artık adım attığımız Haziran ayı bizler için bir taraftan da yaprak dökümü ayıdır. Zordur Haziran’da ölmek eğer yüreğiniz insanlık sevgisi ile doluysa. Zordur Haziran’da “Hoşça kalın dostlarım.” demek, yaşanacak güzel, eşit ve özgür günlerin düşlerinin peşinden koşuyorsanız. Haziran’da ölmek de zormuş, yitirdiklerimizi anmak da. Mücadelelerini sürdürüyor, düşlerinin peşinden koşmaya devam ediyoruz. Ahmet Arif, Orhan Kemal, Nazım Hikmet, Kazım Koyuncu, Gezi’de yitirdiklerimiz ve diğer canlarımızın anısına saygı ve özlemle.
TBMM dün açıldı. Uzunca bir süre kapalı kalan Meclis’in, halkın gerçek sorunlarını gündeme almak yerine, siyasi iktidarın planlamalarını hayata geçirmeye çalışması içinden geçtiğimiz dönemde kabul edilebilecek bir durum değildir. TBMM’nin yaşanan işsizliğe, ödenemeyen borçlara, düşüncesinden dolayı veya yaptığı haberden dolayı cezaevinde olanlara, artan şiddet olaylarına, kadın cinayetlerine, tarımda yaşanan sorunlara, emekçilere dönük hak ihlallerine, yaşam pahalılığına çözüm üretmesi gerekir. Meclis, siyasi iktidarı değil, halkın sorunlarını gündeme almalıdır.
Bugünün Gündemi:
- MEB Temel Eğitim Genel Müdürlüğü, 01 Haziran 2020 tarihinde yayınladığı yazıyla resmi okul öncesi kurumların, velilerin talebi, yeteri kadar müracaat ve il/ilçe milli eğitim müdürlüklerinin uygun görmesi durumunda açılabileceğini belirtti. Salgının hala devam ettiği koşullarda MEB’in bu kadar hızlı adım atmasının doğru olmadığını belirtmemiz gerekmektedir. Açılması öngörülen kurumlarda bulunacak çocukların kendi önlemlerini alamayacak ve fiziksel mesafelerini koruyamayacak yaşta olduklarını da unutmamak gerekir. Ayrıca, öğretmenlerin 19 Haziran tarihine kadar idari izinli olduğu dikkate alındığında, açılacak okul öncesi kurumlarda görevlendirilecek öğretmenler konusu da ayrıca sorun oluşturacaktır. Önceliğimiz öğretmenlerin ve öğrencilerimizin sağlığıdır.
- Uzaktan eğitim dönemi eşitsizliklerin görünür hale geldiği ve yoksul ailelerin çocuklarının yaşadıkları sorunların derinleştiği bir dönem oldu. Uzaktan eğitime erişim olanağı olmayan çocukların, özellikle de sınav senelerinde olan 8. ve 12. sınıf öğrencilerinin yaşadığı sorunların çok daha ağır olduğunu belirtmek gerekir. Muğla İl Milli Eğitim Müdürlüğü, sınav senesinde olan öğrencilere yine uzaktan erişimle psikososyal destek sağlama projesi başlattı. Ancak, uzaktan eğitime erişime olmayan öğrencilerin bu destekten de yararlanmasının mümkün olmadığı dikkate alındığında, atılan bu adımın da eşitsizliği artıracağını ifade edebiliriz. Sosyal devletin görevi eşitsizliklerin öğrencilerin yaşamlarını etkilemesini engellemektir.
- LGS’nin tarihi yaklaşmakta ancak sınavla ilgili alınacak önlemlerde ve yapılacak görevlendirmelerde yaşanan belirsizlik halen devam etmektedir. MEB, sınavda alınacak önlemlerle ilgili kimi yazılar göndermiş olsa da asıl sorun alanlarıyla ilgili kaygılarımız devam etmektedir. Bir sınıfta kaç öğrencinin sınava gireceği temel sorun olarak karşımızda durmaktadır. Genel Merkezimize ulaşan bilgiler, hazırlıkların, sınıflarda 18-20 civarında öğrenci olacak şekilde yapıldığına dairdir. Bu durum salgının hala devam ettiği koşullarda kabul edilemez. İkinci önemli sorun ise oturum aralarında öğrencilerin arasındaki fiziksel mesafenin nasıl sağlanacağıyla ilgilidir. Öğrenciler kendi okullarında sınava gireceği için birbirlerini tanıyorlar ve bu durum fiziksel mesafeye dikkat etmemeye neden olabilir. MEB’in bu sorun alanlarına dönük alınacak önlemlerle ilgili kamuoyunu bilgilendirmesi gerekmektedir. Önceliğimiz öğrencilerimizin ve eğitim emekçilerinin sağlığıdır.
- Talim ve Terbiye Kurulu Başkanı’nın bir gazete için yazdığı yazıda artık bazı derslerin yüz yüze değil de uzaktan yapılması gerektiğini ifade etmesi yeni bir tartışma başlattı. Okullarda “yeni normalin” nasıl olması gerektiğinin tartışıldığı bir dönemde; üstelik eğitimin beyni olarak kabul edilen bir birimin başında bulunan bir kişi tarafından bu yazının yazılması dikkatlerin bu alana dönmesine neden oldu. Okul sadece öğrencinin akademik bilgi edindiği bir mekân değil, içerisinde kişisel gelişimini sağladığı, sosyalleştiği bir mekândır. Uzaktan eğitimin okulun yerini alacağına dair söylemler piyasanın gereksinimini yansıtır, bizim değil. Uzaktan eğitimin yüz yüze eğitimin yerini alması söz konusu dahi edilemez. Piyasa aktörlerinin, salgının oluşturduğu atmosferi de kullanarak, eğitimi ticarileştirmesi anlamına gelecek bu adıma evet demeyeceğimizin bilinmesi gerekmektedir. Eğitim Sen, ısrarla ve inatla tüm öğrencilerin kamusal eğitim hakkını savunmayı sürdürecektir.
- Ciddi bir etik ihlal, emek hırsızlığı olan başkasının kitabını kendi adıyla yayınlama, YÖK’ün bir süre önce “Yükseköğretim Kurumları Dersleri” adıyla gururla duyurduğu ve erişime açtığı yokdersleri.gov.tr sitesinde görüldü. Bu sitede İİBF Maliye Bölümü’ndeki derslerde Murat Çak’ın “Kamu Ekonomisi” adıyla yayınlanan “ders notları”, Hülya Kirmanoğlu’nun “Kamu Ekonomisi Analizi” kitabının son 2 bölümü hariç neredeyse aynısıdır. YÖK dersleri platformunda yayınlanan kitaplarda saptadığımız bu örneğin dışında daha fazla örnek olduğunu tahmin ediyoruz. Eğitim Sen üniversite etik ihlal komisyonumuz, YÖK dersleri platformunda yayınlanan kitaplara dair incelemesini sürdürüyor. Tespit ettiğimiz diğer ihlalleri de ifşa edeceğimizin, hukuki girişimlerde bulunacağımızın ve hesap soracağımızın bilinmesini isteriz. Üniversitedeki çürümeye karşı mücadelemiz, insan, toplum ve doğa yararına üniversiteye ulaşıncaya kadar sürecektir.
Kamuoyuna Saygıyla Sunarız
EĞİTİM SEN MERKEZ YÜRÜTME KURULU