Gazetecilerin, sendika yürütme kurulu üyelerinin gözaltına alındığı, tutuklandığı bir haftayı daha geride bırakıyoruz. Siyasi iktidarın, kendisini eleştiren, muhalefet eden tüm kesimlere dönük baskı altına alma girişimleri devam ediyor. BTS üyesi arkadaşlarımızın rotasyon adı altında sürgüne gönderilmesine sessiz kalmadık, sürgünler için mücadele bu hafta da devam etti. Siyasi iktidarın, güç kaybettikçe baskının dozunu artırdığı bu dönemde, emek ve meslek örgütleri olarak haklarımızı ve özgürlüklerimizi korumak için mücadeleye devam ediyoruz. KESK, DİSK, TMMOB ve TTB, bu hafta yaptıkları ortak açıklama ile “acil demokrasi” talebinin ne kadar yaşamsal ve ertelenemez olduğunu bir kez daha kamuoyu ile paylaştılar. Emek ve demokrasi mücadelesinin birlikte sürdürülmesi gerekliliğini yaşayarak deneyimlediğimiz bir dönemde olduğumuzun altını her fırsatta çiziyoruz. Koşullar ne olursa olsun, üzerimizdeki baskı ne kadar ağır olursa olsun, eşit ve özgür bir gelecek düşünün peşinden koşmaya devam edeceğiz.

Kıdem tazminatı ile ilgili tartışmanın yeniden gündeme gelmesinin emek örgütleri tarafından kabul edilemez olduğunu hatırlatmak gerekmektedir. Emekçilerin ağır ekonomik koşullar altında yaşamlarını sürdürmeye çalıştığı, salgına rağmen çalışmak durumunda bırakıldığı bir dönemde haklarımızı elimizden almaya dönük hiçbir girişime sessiz kalmayacağımızın bilinmesini isteriz. İşçinin kıdem tazminatı, kamu emekçisinin emekli ikramiyesidir. Kıdem tazminatı giderse, ardından sıra emekli ikramiyesine gelir. Bugün kıdem tazminatını savunmak emekçilerin ortak haklarını savunmak anlamına gelmektedir.

Tespit edilen vaka sayısının yeniden 1000’in üzerine çıkması salgının hala devam ettiğini bizlere hatırlattı. Atılan hızlı normalleşme adımları, salgının sona erdiği gibi bir algı oluşmasına neden oldu. Oysa bilim insanları olanca güçleri ile tedbirlerin ortadan kalkmasının neden olabileceği sonuçları anlatmaya çalışıyorlar. Yaşamın “yeni normale” geri düzenlenmeden hızla eskiye dönülmesi anlaşılıyor ki salgının yeniden etkisini artırmasına neden olacak. Bilim Kurulu başta olmak üzere, sorumluluğu olan tüm kurumlar durumun ciddiyetine uygun davranmalı ve alınacak önlemleri ve bunların nasıl uygulanacağını belirlemelidir.

EĞİTİMDE GEÇEN HAFTA

1. Öğretmenlerin Haziran 2020 mesleki çalışmalarını okullarda, yüz yüze yapacak. Eğitim Sen’in bu konu hakkında yaptığı ankete 4886 kişi katıldı. Katılımcıların %88,5’i “Mesleki çalışmalar uzaktan (çevrimiçi) olsun.” derken, sadece %11,5’i “Okullarda yapılsın.” dedi. Eğitim Sen, 8 Haziran 2020 tarihinde mesleki çalışmalarla ilgili alınan kararın değiştirilmesi ve uzaktan yapılmasıyla ilgili karar alınması için MEB’e yazı yazdı.
2. Uzaktan eğitim sürecinin, yaşanan eksikliklerin ve alınması gereken önlemlerin mesleki çalışmalar kapsamında belirlenmesi gerekmektedir.
3. Ankara Gölbaşı İlçe Milli Eğitim Müdürü’nün öğretmenlerle ilgili okul müdürlerine gönderdiği mesaj ve TTB ile ilgili kendi kişisel sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımların açıklanabilir tarafı yoktur. MEB, bu müdürle ilgili acil olarak bir inceleme başlatmalıdır.
4. MEB, deneme sınavları yayınlayarak öğrencileri yarışmaya teşvik etmek yerine, tüm öğrencilerin istedikleri okul türünde ve okulda eğitim almasının sağlanması için çalışmalıdır.
5. LGS’nin yapılmasına sadece 1 hafta kaldı. Bir sınıfta kaç öğrencinin sınava gireceği ve oturum aralarında öğrencilerin fiziksel mesafeyi nasıl koruyacağıyla ilgili önlemlerin kamuoyu ile paylaşılmasını bekliyoruz
6. 18 Mart’ta ataması yapılan arkadaşlarımız Haziran 2020 dönemi mesleki çalışmalarını atandıkları illerde yapacak ve istedikleri ilde yapma hakkından yararlanamayacak. Arkadaşlarımızın mali ve özlük haklarının başlangıcı olarak 18 Mart kabul edilmelidir.
7. Uzaktan eğitimde kullanılacak derslerin video çekimlerinde, çalışanların temel hakları dikkate alınmadan yapılacak görevlendirmeleri kabul etmeyeceğimizin bilinmesini isteriz.
8. MEB, aile mazereti tayinlerinde yıl sınırını kaldırmalıdır. Öğretmenlerin ekonomik ve özlük haklarında göreve başlama tarihi değil, atama tarihi esas alınmalıdır.
9. Halk eğitim merkezlerinde görevli kadrolu öğretmenler kurs olmasa dahi kurumda bulunmaya zorlanmamalıdır.
10. Usta öğretici arkadaşlarımıza telafi eğitimi için ücret ödemesi yapılmalıdır.
11. YÖK, ek süreyi daha önce kayıt donduranları da içerecek şekilde, tüm lisansüstü eğitim yapanların yararlanacağı biçimde genişletmelidir.
12. Köy öğretmeninden lojman ücreti alınması köy öğretmenine tarihsel olarak yüklenen anlama da 222 sayılı Yasa’nın ruhuna da aykırıdır. Bu konuyla ilgili acil düzenleme yapılmalıdır.
13. Özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerinin açılışları salgın bitene dek ertelenmelidir.
14. Tüm emekçiler için dinlenme hakkı, anayasa ve uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınmış bir haktır. Bu hakla ilgili belirsizlik ve keyfiyet yaratma riski olan düzenlemelerin iptal edilmesi gerekmektedir.
15. Mersin Ölçme Değerlendirme Merkezi tarafından hazırlanan 6. sınıf din kültürü ve ahlak bilgisi tarama sınavında sorulan bir soru kamu kurumlarının tarafsızlığı ve tüm inançlara eşit mesafede durma ilkesine aykırıdır. Mersin İl MEM acilen bu konuyla ilgili inceleme başlatmalıdır.
16. 2020/8 sayılı genelgeye göre idari izinli sayılması gereken öğretmenleri, genelgeye aykırı şekilde, okullara mesleki çalışma yapmak için gitmek durumunda bırakacak kararların düzeltilmesi için MEB’e başvurduk.
17. Okulların dersliklerinden tuvaletlerine, işliklerinden kantinlere ve giriş kapılarına kadar pek çok alanının yeni normale göre düzenlenmesi için MEB’in ilgili kesimlerle hızla bir araya gelmesi ve yaz döneminde bu hazırlıkları bitirmesi gerekmektedir.

Kamuoyuna Saygıyla Sunarız

EĞİTİM SEN MERKEZ YÜRÜTME KURULU