Okullar Sorunlarla Açılıyor Ama Kararlıyız! Bu Yıl Öğretmenlerin Ders Yılı Olacak!
18.09.2018 SalıBursa Kamuoyuna:
17 Eylül 2018 Pazartesi günü okullar açılıyor, öğrenciler, öğretmenlerimiz okulları ile buluşuyor. Bu yılın hem öğrenciler hem de eğitimciler için başarılı, huzurlu ve şiddetsiz geçmesini diliyoruz.
Pazartesi günü başlayacak eğitim-öğretim maalesef ülkemizde olduğu gibi şehrimizde de devasa sorunlarla başlıyor.
Öğretmenlik mesleğinin tarihte hiç olmadığı kadar değersizleştiği/değersizleştirildiği, mesleki itibarımızın ayaklar altına alındığı bir dönemde, Türkiye’nin dört bir yanında fedakârca görev yapan 900 bini aşkın öğretmenin yaşadığı mesleki, ekonomik ve sosyal sorunları görmezden gelinemez. MEB, gerçek anlamda öğretmenlerin niteliklerini arttırmayı hedefliyorsa, öncelikle öğretmenlik mesleğini itibarsızlaştıran, öğretmenliği herkesin yapabileceği ‘teknik bir iş’ haline getiren yanlış politika ve uygulamalara son vermelidir.
Eğitim, öğretim ve bilim hizmet alanında görev yapan, memur ve yardımcı hizmetler sınıfında çalışan arkadaşlarımız eğitimin görünmez kahramanlarıdır. Onların emeği ve alın teri olmaksızın okullarımızın, eğitim kurumlarının nitelikli kamu hizmeti üretmesi mümkün değildir. Yardımcı hizmetlilere normal görevlerinin dışında görevler verilmekte, hatta yöneticilerin özel işlerini yapmaları istenmektedir. Bunun karşılığında ücret, yevmiye, yolluk, yiyecek ve giyecek yardımı yapılmamakta ve fazla mesai ücreti ödenmemektedir.
Yıllardır talebimiz olan öğretmenlere 3600 ek gösterge, iktidarın seçim vaatleri arasında yer almıştır. 3600 ek gösterge öğretmenlerin sosyal ve ekonomik yapısını düzeltmesinin yanı sıra, atamalarda, özlük hakların iyileşmesinde ve emeklilik açısından önemli sonuçları olacaktır. Öğretmenlere 3600 ek gösterge uygulaması bütün öğretmenleri olumlu etkileyecek ve mesleklerine daha çok yoğunlaşmalarını sağlayacak sonuçlar ortaya çıkaracaktır.
Türkiye’nin eğitim müfredatı, ülkemizdeki kültürel zenginliği, farklı inanç ve kimlikleri dışlayan içeriktedir. Ayrıca piyasanın ihtiyaçlarına yanıt vermeye çalışan, ‘insanı’ değil, ‘bireyi’ ve ‘bireyciliği’ öne çıkaran, farklılıkları yok sayan bir programdır.
Bunun yerine evrensel değerleri öne çıkaran bir program hazırlanmalıdır. Müfredat, çocuk ve gençlerin doğasına uygun ve bilimsel olmalıdır. Tüm okullarda kütüphane, etkin ve verimli kullanılacak laboratuvarlar olmalı ve alt yapı sorunları çözülmelidir.
Müfredatta yer alan bilgi ve değerler, demokrasi karşıtı (ırkçı, etnik ayrımcı, dışlayıcı, cins ayrımcı, farklı kültürleri yok sayan, savaş yanlısı, piyasacı vb) öğelerden arındırılmalıdır. Müfredattaki bilgi ve değerlerin gerçekçi olmasına dikkat edilmelidir. Gerçekliğin boyutları çocukların dünyalarını uygun hale getirilerek verilmelidir. Müfredat, piyasanın isteklerine değil, toplumun gereksinimlerine göre oluşturulmalıdır. Çocuk, bireysel değerlerin (kavrayabilme, beceri geliştirebilme vb) yanı sıra toplumsal değerlere (eşitlik, adalet, paylaşım, birlikte iş yapma vs.) göre de eğitilmelidir.
Eğitimde gerçekleştirilecek nitelik değişimi açısından son derece önemli olan öğretim materyallerinin (ders kitapları, kaynak kitaplar, e materyaller vb) içeriği bilimsel ölçütlere uygun olarak yeniden düzenlenmek zorundadır. Öğretim materyallerindeki bilgilerin yoruma açık öznel bilgilerden değil, nesnel ve bilimsel bilgilerden oluşmasına dikkat edilmelidir. Laiklik ve bilimsel karşıtı tüm uygulamalardan vazgeçilmelidir.
LİSELERE ÖĞRENCİ YERLEŞTİRİLMESİ
Bu dönem liseye başlayacak öğrenciler ve onların velileri önemli zorluklar yaşadılar, yaşamaya da devam ediyorlar. Çünkü bir gece ansızın değişen sınav sistemi tamamen hazırlıksız ve anlatanların bile tam olarak anlamadığı yerleştirme sistemi yaz boyu gençleri de ailelerini kaosun ortasında bıraktı. Bursa’da yaşanan liselere yerleştirme sisteminin birkaç sorunun sıralarsak;Bu sistem adrese dayalı olacak herkes evine en yakın liseye gidecek diye açıklamalar yapıldı. Ancak yerleşen öğrencilerden görüyoruz ki adreslerine yerleşmeyi bırakın öğrencilerin büyük bir kısmı açıkta kaldı. Komisyon tarafından yerleştirme işlemleri bu hafta ancak bitti. Tercih etmediği halde kaç öğrencinin meslek veya İmam Hatip Liselerine yerleştirildiğini maalesef bilmiyoruz. MEM bu bilgiyi hiç kimse ile paylaşmıyor.
1. Öğrencilerin yerleştirildiği okullardan Osman Şevki Uludağ Anadolu Lisesinin henüz binası yok. Bursa MEM web sitesinden aldığımız bilgiye bu okulun derslik sayısı:0, Öğrenci sayısı: 304, Öğretmen sayısı: 16
2. Bu okul Osman Şevki Uludağ Anadolu Lisesi ile Ertuğrul Seyhan Anadolu Lisesi aynı binada eğitim görecek. Yine Bursa MEM web sitesinde Ertuğrul Seyhan Anadolu Lisesinin derslik sayısı:32, Öğrenci sayısı: 0, Öğretmen sayısı:0 görünüyor.
3. Anadolu Liseleri yönetmeliğine göre sınıf mevcutları 34+2’dir. Ancak bu yıl adrese dayalı kayıt sistemi nedeniyle her okulda 9.sınıf sayısı zorunlu olarak arttırılırken merkez okullarda sınıf mevcutları da ortalama 40 öğrenci oldu. Hatta bazı liselerde mevcutların 50 kişi olduğunu biliyoruz.
4. Öğrenim süresinin 4 yılını aynı okulda geçirmemiş bir öğrenci evinin yanında bile olsa adrese dayalı sisteme göre açıkta kalabiliyor. Nitekim İlçe MEM yaptığı kayıt hataları yüzünden bir grup öğrenci açıkta kaldı ve hala herhangi bir liseye yerleşmedi.
Bu sistem ilk kez uygulandı ve iflas etti. Buna rağmen Bakan Ziya Selçuk bu yıl da sistemin uygulanacağını ifade etti. Ancak hem öğrenci hem de veliler için karmaşaya neden olan bu sistemden hemen vazgeçilmeli, her öğrencinin kendi başarı ve yeteneklerine göre ilgili liseye gitmesini sağlayacak yeni bir uygulama hayata geçirilmelidir.
KARMA EĞİTİM
Milli Eğitim Bakanlığı Kurum Açma, Kapatma ve Ad Verme Yönetmeliği’nde 10 Eylül 2018 tarihinde yapılan değişiklikle Madde 7-(11) “Çok programlı Anadolu lisesi, mesleki ve teknik eğitim merkezi ve mesleki eğitim merkezinde karma eğitim yapılır.” bölümü çıkarıldı. Bu maddenin çıkarılmasının ardından 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu’nun 15. maddesinin karma eğitimle ilgili bir düzenleme olduğunu bu nedenle yönetmeliğe gerek olmadığını açıkladı. MEB açıklamasında ayrıca karma eğitimin kaldırılmasına dönük bir çalışmalarının olmadığını da belirtti.
Karma eğitim ile ilgili tartışmalar planlı şekilde sürdürülmekte ve karma eğitimin zararlarına dair akıl ve bilim dışı düşünceler yaygınlaştırılmaya çalışılıyor. Yaşamın kendi doğallığı, toplumsal işbölümü ve evrensel çocuk hakları ile eğitim bilimi dikkate alındığında karma eğitimden vazgeçmek doğru değildir. Tüm bunlara rağmen karma eğitim dışı uygulamalarda ısrar etmenin “çocuğun okuyacağı okulun türünü seçme özgürlüğü” ile açıklanamayacağı da ortadadır.
EKONOMİK KRİZ VE EĞİTİM MASRAFI
Çocuğu okul öncesi veya ilkokula gidecek veliler ayrı bir heyecan içindeler. Ancak bu yıl heyecan yanında ciddi bir kaygı da taşıyorlar. Okul için yapılacak kırtasiye, çanta, yardımcı kitap, kıyafet vb. masrafları veliler için korkutucu durumda. Yeni okula başlayan bir öğrencinin masrafları,
ORTAOKUL-LİSE
Çanta: 100-150 TL
Kıyafet: 500-800 TL
Kırtasiye: 500-600 TL
İLKOKUL OKUL ÖNCESİ
Çanta: 80-100 TL
Kıyafet: 350 TL
Kırtasiye: 500 TL
Okul öncesinde okullara her ay ödenen ücret (150×10 ay)
(*Bu rakamlar velilerden alınmıştır.)
Bir veli tam gün okul öncesi eğitim için, okula 150 lira ve kulüp ve sosyal etkinlikler için alınan ücretlerle birlikte aylık 500 lirayı bulan ödemeler yapmaktadır. Tabii iktidar ders kitaplarını ücretsiz verildiğini her fırsatta ifade ediyor. Ancak ülkemizde eğitimin hiçbir kademesi ücretsiz olamadığı gibi yoksul emekçi çocuklarının nitelikli eğitime ulaşması her gün zorlaşmaktadır.
Bursa’da bazı okullarda kayıt ücreti olarak 17 bin lira istendiğini biliyoruz. Hatta daha fazla kayıt ücretleri de telaffuz ediliyor. Bir taraftan da iktidarın İmam Hatip Liselerine giden öğrencilere aylık burs verdiğini hatırlarsak insanların İmam Hatiplere nasıl yönlendirildiğini daha net fark ederiz.
YIKILAN OKULLAR
Geçen öğretim yılının başında Bursa’nın en köklü okullarının içinde bulunduğu 13 okul ani bir kararla boşaltılmıştı. Bu okulların depreme dayanıksızlığı nedeniyle yıkılıp yerine aynı okulların yapılacağı açıklanmıştı. Binalar ancak Mayıs-Haziran aylarında yıkılabildi. Üstelik tarihi özellik taşıyan taş binaların yıkımı da uzun zaman aldı. Henüz yeniden inşaatın başladığını görmüyoruz. Özellikle bu okullarda şehir merkezinde geniş arazileri olan, tarihi değer taşıyan okullar olması dikkat çekmektedir. Tophane Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesinin dört binasının yıkılması, Demirtaş paşa Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesinin tamamının yıkılması, Ergin Ağaç Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesinin tamamının yıkılması kentsel rant alanı açılması için yapılıyor fikrini akıllara getiriyor.
TAM GÜN EĞİTİM
Bursa da tam gün eğitim veren okul sayısı hızla artıyor. Tam gün eğitim yapılan okullar da öğrenciler yemek şirketleri ile yapılan anlaşmalara göre para ödeyerek yemek yiyebiliyorlar. Bu zaten yol parası, kıyafet parası, vb. harcamalar yüzünden zorlanan veliler için ciddi bir maddi külfet. Devlet okullarında öğrencilere sağlıklı beslenme programıyla ücretsiz yemek verilmelidir.
Ayrıca sınıf sayılarının ve mevcutların artması tam gün eğitim veren bazı okulların yeniden ikili eğitime dönmesine neden olacak. Bu durumdan birçok okul müdürü de rahatsız.
EĞİTİMDE GİDEREK ARTAN ŞİDDET OLAYLARI
Yine şehrimizde geçen yıl hepimizi derinden sarsan şiddet olayları yaşadık. Bir öğrencinin önce arkadaşını vurup sonra intihar etmesi, bir öğretmenin bıçaklanması, velilerin öğretmene darp etmesi vb. bunların tamamı bize eğitimin yuvası okullarımızın güvenli bir ortam olmaktan çıktığını gösteriyor. Giderek artan bu şiddet olaylarına karşı günlük tedbir alma halinden başka bir tutum göremedik. Bu eğitim-öğretim yılında da benzer olayların yaşanmaması için rehberlik ve psikolojik danışmanlık hizmetlerinin daha etkin yürütülmesi önemlidir. Gençlerimizin okullara severek ve keyifle gelmelerini sağlayacak ortamlar olmasını sağlamak en temel görevimizdir. Bu konuda biz sendika olarak her türlü işbirliği yapmaya hazır olduğumuzu ve çeşitli önerilerimizi sunacağımızı belirtmek isteriz. Özellikle öğrencilerin ilgi ve yeteneklerine göre yönlendirilmeleri sosyal-kültürel etkinliklerle sportif faaliyetlerin artırılması sağlanmalıdır.
SÖZLEŞMELİ-ÜCRETLİ ÇALIŞAN VE ATAMASI YAPILMAYAN ÖĞRETMENLER
Atanamayan öğretmenler ülkemizin en önemli sorunlarından biridir. Binlerce eğitim fakültesi mezunu genç “öğretmen” ünvanı ile eğitim fakültelerini bitirmiş, KPSS’den yeterli puan almış olmasına rağmen ataması yapılmamıştır. Atanamayan öğretmenlerden bir kısmı ücretli olarak okullarda çalışmaktadır. Bu öğretmen arkadaşlarımız sadece ders ücreti karşılığında ve hiçbir sosyal hakkı olmadan çalışıyor ve büyük bir emek sömürüsüne maruz kalıyorlar. Sözleşmeli öğretmenlik ile birlikte iş güvencesi fiilen ortadan kaldırılmış, mazerete dayalı tayin hakkı ellerinden alınmış, ek ders, terfi, kademe konuları başta olmak üzere eşitsizliklere uğratılmış, güvencesiz olmalarından kaynaklı da mobbing yaşatılmaktadır. Eğitim emekçileri kadrolu, sözleşmeli, geçici sözleşmeli, vekil ve ücretli olarak farklı biçimlerde istihdam edilmekte, bu durum eğitimin niteliğini ciddi anlamda olumsuz etkilemektedir.
Sözleşmeli ve ücretli çalıştırılan öğretmenler hemen kadroya alınmalı ve öğrencileri ile buluşmalıdır. Bursa da birçok okulda ücretli ve sözleşmeli öğretmen olarak çalışan arkadaşlarımız mevcuttur. Hele ki uzmanlık gerektiren özel eğitim okullarında farklı branşlarda birçok kişi çalışıyor. MEB mülakatla öğretmen alımından vazgeçmeli, kadrolu öğretmen atamalarını derhal yapmalıdır.
EĞİTİMDE CİNSİYETÇİLİK
Bu yüzyılda ülkemizde maalesef hala toplumsal cinsiyet eşitliği sağlanamadı. Aksine kadına karşı ders kitaplarında da yer alan ve her fırsatta cinsiyetçi söylemlerin kullanılması kadınları sokakta rahat dolaşamaz hale getirdi. 12.sınıf öğrencilerine seçmeli ders olarak “Hz.Muhammed’in Hayatı” ders kitabında kadınların eşlerine itaat etmesinin ibadet olarak tanımlanması bunun en belirgin örneğidir. Ömer Asım Aksoy’un yazdığı Atasözleri ve Deyimler Sözlüğünde 2080 numarada yer alan “on beşindeki kız, ya erde gerek ya yerde” deyimi akıllara zarar bir açıklamadır. Ayrıca karma eğitim kaldırılmasına yönelik yapılan uygulamalarda kabul edilemez. Okullarımızda kız-erkek öğrencilerimize eşitlikçi bir zihniyeti anlatmak ve hayatın her alanında bunun uygulanabilirliği fark ettirmemiz gerekirken, AKP zihniyeti kadını eve hapseden ve erkeğe tabii, 2.sınıf vatandaş olarak tanımlamaktadır.
Cinsiyetçi, gerici ve piyasacı öğretim programlarına son verilerek, tüm öğrenciler için çağdaş ve bilimsel ve laik öğretim programları uygulanmalı, toplumsal cinsiyet eğitimi zorunlu olmalıdır.
BURSA’DA YÜKSEKÖĞRETİM
İlk kez bu yıl uygulanan ve aynı Lise Yerleştirme Sınavı gibi Yükseköğretim kurumları Sınavı sonuçları da tam bir kargaşa yarattı.
Üniversitelerde 280 bin kontenjan boş kaldı, bu programlara öğrenci yerleştirilmedi. Bir yükseköğretim programına yerleştiği halde 151 bin öğrenci kayıttan vazgeçti. Bu da özellikle ekonomik krizin arttığı ve bu dönemde ekonomik kaygıların ne kadar büyük boyutta olduğunu gösteriyor.
Elde ettiğimiz bilgilere göre yükseköğretim de örgün öğrenci sayımız 3.887.682iken Kredi Yurtlar Kurumuna ait yurtların kapasitesi 668.017 kişidir. Yani öğrencilerin %80’i için kalacak yurt bulunmuyor.
Bursa Teknik Üniversitesinde ise öğrencilerin barınma problemleri yaşadığını biliyoruz. Bu üniversitenin yakın çevresinde herhangi bir devlet yurdu bulunmuyor.
SONUÇ OLARAK
Kamusal eğitim, her çocuğun en temel hakkıdır. Tüm öğrenciler için eşit, parasız, demokratik, nitelikli eğitim olanakları sağlamak genelde devletin özelde Milli Eğitim Bakanlığı’nın sorumluluğundadır. Özelleştirmeyi destekleme politikalarına son verilmeli, bütçeden en büyük pay eğitime ayrılmalıdır. Çünkü bir ülke, nitelikli eğitim olmadan ülke sorunlarıyla başa çıkamaz, bağımsız ve özgür yaşayamaz.
Bilimsel eğitim, eğitimin olmazsa olmazıdır. Öğretim programında temel referansımız bilim olmalı, protokoller eliyle eğitimin dinselleştirilmesi politikalarına son verilmeli, öğrencilere ve velilere rağmen gerçekleştirilen okullaşma politikası sonlandırılmalıdır. Bilimin, sanatın, sporun iç içe olduğu, öğrencilerin ilgi ve yetenekleri doğrultusunda kendini özgürce ifade edebildiği laik ve bilimsel eğitim politikaları hayata geçirilmelidir.
Tüm bu sorunlar içinde boğuşan ve öğrencileri için her türlü ortamı olumlu eğitim hale dönüştüren eğitimci emekçisi arkadaşlarım ve öğrencilerimizin yeni eğitim-öğretim yılını kutluyorum. Öğrencilerimizle buluşmamın heyecanı içinde Pazartesi ders başı yapacağız. Tüm veli, öğrenci ve öğretmenlerimize huzurlu ve başarılı bir eğitim öğretim yılı diliyorum.
Derya ŞİMŞEK AKSAKAL
Bursa Eğitim Sen Şube Başkanı