Milli Eğitim Bakanlığı’na paralel kurulan, yönetim yapısıyla adeta dokunulmaz kılınan Maarif Vakfı’na 1 milyar 231 milyon 98 bin TL aktarılması rejimin ve MEB’in eğitime dair önceliklerini gözler önüne sermiştir.

Okulların yüz yüze eğitime açılması için gerekli önlemler alınmamışken, öğrenciler uzaktan öğretime erişimde ciddi sorunlar yaşarken, eğitim emekçileri toplumun geniş kesimleri gibi enflasyon ve ekonomik kriz altında ezilirken, işsiz öğretmenler atama beklerken MEB, vergilerimizle oluşan kamu kaynaklarını vakıflara, özel okullara aktarmayı sürdürmektedir.

Çünkü siyasi iktidarın çıkarları ve siyasi hesapları, halkın, eğitim emekçilerinin, öğrencilerin çıkarlarından daha üstün tutulmaktadır. Her talebimize kaynak yok diye yanıt üretenler, yandaşlar ve kendi çıkarları söz konusu olduğunda kamu kaynaklarına rahatlıkla göz dikebilmekte ve harcayabilmektedir.

Eğitim Sen olarak, bu politikanın bilinçli bir tercihe dayandığını özellikle belirtmek istiyoruz. Hasta garantili hastaneler, geçiş garantili köprüler, uçuş garantili havaalanları, öğrenci başına binlerce liralık teşvikli özel okullar ve vakıflara aktarılan kaynaklar bu tercihin somut sonuçlarıdır. Ancak diğer tarafta eğitim hakkını kullanamayan ya da eğitime erişemeyen öğrenciler olduğu, atama bekleyen öğretmenlerin adeta işsizlikle terbiye edilmek istendiği unutulmamalıdır. Eğitim ve bilim emekçileri olarak bizler ısrarla kamu kaynaklarının acil çözüm bekleyen sorunlarımız için seferber edilmesini istiyor, bu ve benzeri her adımı yakından takip edeceğimizin bilinmesini istiyoruz.