Siyasi iktidar, haftalardır halkın gündemini değil, kendi istediği yapay gündemleri kamuoyuna tartıştırmaya çalışıyor. Yoksulluğu, işsizliği, ekonomik krizi, tarımda yaşanan sorunları tartışmak ve yapılması gerekenleri konuşmak yerine, kendi belirlediği çerçevedeki gündemleri dolaşıma sokmaya çalışıyor. Yandaş medya tarafından servis edilen haberlerle gerçek gündem yerine, iktidarın konuşulmasını istediği gündemler devreye sokulmaya çalışılıyor. Bu hafta da “Ayasofya” tartışması gerçek gündemin yerine ikame edilmeye çalışıldı. Yapılmak istenin farkındayız. Siyasi iktidar tarafından tartışmamız isteneni değil, emekçilerin gerçek sorunlarını gündeme taşımaya devam edeceğiz. Haklarımız ve özgürlüklerimiz için mücadelemiz aralıksız sürecek.

En temel demokratik haklarımızın ve özgürlüklerimizin dahi kullanılması sınırlandırılmaktadır. Nefes almakta güçlük çektiğimiz bu dönemde KESK, DİSK, TMMMOB ve TTB  “Hukuksuzluğa Alışmayacağız” başlığıyla yaptıkları açıklamada “acil demokrasi” çağrısı yaptılar. Yapılan açıklamada:

“Bilinmelidir ki, ülke tarihinin en büyük işsizlik dalgasının yaşandığı, hayat pahalılığının yaşanılamaz boyutlara ulaştığı, halkın borç yükü altında ezildiği bir toplumsal gerçeklik ortada dururken, millet bahçesi açılışlarıyla, kredi reklamlarıyla, içi boş projelerle yaratılmak istenen sahte başarı hikâyelerinin hiçbir inandırıcılığı bulunmuyor.

Ülkeyi yönetenleri, bu ülkenin gerçek sorunlarıyla yüzleşmeye, anayasaya, hukuka ve halk iradesine saygı duymaya çağırıyoruz.” denildi.

Bugünün Gündemi:

1. MEB Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğü, 04 Haziran 2020 tarihinde yayınladığı yazı ile Hayat Boyu Öğrenme Kurumları’nda yapılacak eğitim öğretim faaliyetlerine açıklık getirdi. Söz konusu yazıya göre, halk eğitim merkezlerinde ve olgunlaşma enstitülerinde eğitim öğretim faaliyeti 08 Haziran 2020 tarihi itibariyle başlamış durumda. Halk eğitim merkezlerinde görevli kadrolu öğretmenler söz konusu yazı kapsamında kurs olmasa dahi kurumda bulunmaya zorlanmaktadır. Salgının hala devam ettiği koşullarda bu zorlamayı anlamak mümkün değildir. Halk eğitim merkezi yöneticilerinin öğretmenlere dönük bu zorlayıcı tutumdan vazgeçmesi gerekmektedir. Önceliğimiz eğitim emekçilerinin sağlığıdır.
2. MEB Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğü’nün, Hayat Boyu Öğrenme Kurumları’na dönük 04 Haziran 2020 tarihli yazısında “usta öğreticilerle” ilgili olan bölümü kabul etmemiz mümkün değildir. Usta öğreticilere salgın döneminde ücret ödendiği için telafi eğitimleri için ayrıca ücret ödenmeyeceği belirtilerek, kurum yöneticilerinden usta öğreticilerin sigortalarının sıfır gün, sıfır kazanç olarak girilmesi istenmektedir. Usta öğreticilere salgın döneminde ücret ödenmesinin sosyal devletin sorumluluğu olduğunu daha önce belirtmiştik. Arkadaşlarımızın yapacakları telafi eğitimi için ücret alamayacak olması, bu arkadaşların yaşamlarını sürdürecek gelirden mahrum olması anlamına gelmektedir. Usta öğretici arkadaşlarımıza telafi eğitimi için ücret ödemesi yapılmalıdır.
3. MEB Temel Eğitim Genel Müdürlüğü, dün (09 Haziran 2020) “2019-2020 Eğitim Öğretim Yılı Sene Sonu İşlemleri” konulu bir yazı yayınladı. Yazının son maddesi ise yaptığımız uyarıların MEB tarafından teyit edilmesi anlamına gelmektedir. Söz konusu yazının 11. maddesi şu şekildedir: “Koronavirüs (Covid-19) salgının halk sağlığı açısından oluşturabileceği risklerin göz önünde bulundurulması, ilgili Makamlar tarafından alınan tedbirlere riayet edilmesi önem arz etmektedir.”. Haziran ayında yapılacak sınavlar ve öğretmenlerin Haziran 2020 dönemi mesleki eğitim çalışmalarının okullarda yapılma kararlarının bu maddede ifade edilen uyarılarla çeliştiği açıktır. MEB’i kendi uyarılarına uygun kararlar almaya çağırıyoruz.
4. MEB tarafından öğretmenlerin Haziran 2020 dönemi mesleki çalışmalarının okullarda yüz yüze yapılması kararı alındı. MEB’in yapmadığını Eğitim Sen yaptı ve mesleki çalışmaların nasıl yapılması gerektiğini öğretmenlere sordu. Alınan kararın öznesi olan ancak kendileriyle ilgili kararlar alınırken düşünceleri sorulmayan öğretmenler konu hakkındaki görüşlerini anket aracılığıyla aktarmış oldu. Ankete 4886 kişi katıldı. Katılımcıların %88.5’i “Mesleki çalışmalar uzaktan (çevrimiçi) olsun.” derken, sadece %11.5’i “Okullarda yapılsın.” dedi. Öğretmenlerin bu kadar ezici çoğunlukla seminerlerin uzaktan yapılmasını tercih etmesinin arkasında sağlıkla ilgili duyulan kaygının olduğu açıktır. MEB, öğretmenlerin neredeyse tamamının aynı düşüncede olduğu bu konuda aldığı kararda ısrar etmemeli, mesleki çalışmaların uzaktan yapılması kararını almalıdır. Önceliğimiz öğretmenlerin sağlığıdır.
5. MEB’in ve il milli eğitim müdürlerinin öğrencileri sınava hazırlama adı altında yürüttüğü faaliyetler devam ediyor. MEB’in görevinin öğrencileri yarışmaya hazırlamak ve rekabeti körüklemek olmadığını, tüm öğrencilere kamusal hizmet sunmak olduğunu ısrarla ifade ettik, etmeye de devam edeceğiz. İzmir’de öğrenciler için yapılan deneme sınavına yeterince öğrencinin girmemesinden duyduğu rahatsızlığı mesajla okul idarecilerine ileten ilçe eğitim yöneticisinin kaygısı, sınava giren öğrenci sayısının az olmasının kendisiyle ilgili ileride yaratacağı sorunlardır. Uzaktan eğitime erişimi olmayan öğrenciler açısından bu tür uygulamaların eşitsizliği artırdığı açıktır. Ayrıca, velilerin ve öğrencilerin yapılan deneme sınavını nitelik açısından da yeterli bulmadığı bilinmektedir. Çözüm öğrencilerin yarışması değil, tüm öğrencilerin istediği okul türünde ve okulda eğitim almasını sağlamaktır.

Kamuoyuna Saygıyla Sunarız

EĞİTİM SEN MERKEZ YÜRÜTME KURULU