İstanbul Sözleşmesi’nden Vazgeçmiyoruz!
02.07.2021 Cumaİstanbul Sözleşmesi’nden Vazgeçmiyoruz!
Meclis’te oybirliği ile kabul edilen İstanbul Sözleşmesi’nden tek kişilik Cumhurbaşkanı kararı ile çıkılamaz! Meclis’in iradesi tek kişiye devredilemez! Temel hak ve özgürlüklere ilişkin uluslararası sözleşmeler böyle yok edilemez! Bu hukuksuz kararı KABUL ETMİYORUZ!
İstanbul Sözleşmesi hayatlarımızın güvencesidir. Vazgeçmiyoruz!
Şiddetin, kadın katliamının, tecavüz ve tacizlerin artarak sürdüğü, kadına karşı tüm şiddet biçimlerinin sıradanlaştırıldığı, LGBTİ+’ların sistematik olarak hedef gösterildiği bir ortamda, sözleşmenin kaldırılmasını gündeme getirmek tüm bu suçlara zemin hazırlamak demektir. Bu girişimin arkasından, 6284’ün etkisiz hale getirilmesi, boşanan kadının yoksulluk nafakasının kısıtlanması, çocuk istismarcılarının affedilmesi, tecavüzcü ile evliliğin yeniden getirilmesi ve evlilik yaşının 16’nın da altına, çocuklarla cinsel ilişki yaşının 15’in de altına indirilmesi, şiddet suçlarında belge istenmesi, çocuk cinsel istismarı ve tecavüz suçlarında kadına karşı şiddet suçlarında “somut delil” aranması, aile arabuluculuğu gibi temel haklara saldırıların gündeme alındığını biliyoruz.
Açık açık ilan ediyoruz: Kazanılmış haklarımızın hiçbirinden VAZGEÇMİYORUZ!
İstanbul Sözleşmesi eşit ve şiddetten uzak hayat hakkımızın güvencesidir. İstanbul Sözleşmesi, din, dil, ırk, sınıf, cinsiyet, toplumsal cinsiyet, cinsel yönelim, cinsiyet kimliği, sağlık durumu, engellilik, yaş, medeni hal, doğum yeri, göçmenlik gibi nedenlerle ayrımcılığa uğramaksızın şiddetten uzak bir hayat yaşama hakkının garantisidir. İstanbul Sözleşmesi, sınırları aşan mücadelemizin belgesidir. Şiddetle mücadeleyi en kapsamlı şekilde ele alan İstanbul Sözleşmesi’nden çıkıp, “milli” ve “yerli” söylemleriyle mücadelemizin evrenselliğini yadsıyan yeni sözleşmeleri asla kabul etmiyoruz.
Haklarımız ve hayatlarımız hakkında pazarlık yapmıyoruz.
EŞİTLİK İÇİN İSTANBUL SÖZLEŞMESİ’NDEN VAZGEÇMİYORUZ!
Kadınlar en çok boşanmak istedikleri eşlerinden, ayrılmak istedikleri partnerlerinden, en yakın ve akrabaları olan erkeklerden şiddet görüyor ya da onlar tarafından öldürülüyor. Aile içi diye üstü örtülen, karakollarda uzlaştırılan, yargıya taşınmayan şiddet vakaları bizi yaşamdan koparıyor. Görevlerini yapmayan kolluk güçleri bizi şiddet ile baş başa bırakırken, erkek yargı failleri aklarken, siyaset cezasızlığı beslerken faillerin sırtı sıvazlanıyor. Hayatını savunmak için şiddet gördüğü erkekleri öldürmek zorunda kalan onlarca kadın, binlerce düşünce suçlusu hala cezaevlerindeyken, çıkarılan aflar, yapılan infaz yasası düzenlemeleriyle binlerce şiddet faili erkek serbest bırakılıyor.
Buradan bir kez daha teşhir ediyoruz. Katiller aramızda! Şiddet failleri aramızda!
Cezasızlık politikasıyla faillere ortaklık eden bir devlet, bu şiddetin ve cinayetlerin suç ortağıdır.
Yargısal süreçlerde ayrımcılığın, adaletsizliklerin ve yeni şiddet biçimlerinin tekrar tekrar ortaya çıkmaması için,
Etkin ve ivedi koruma, soruşturma ve yargılama için,
Erkek adalet değil, gerçek adalet için İstanbul Sözleşmesi’nden Vazgeçmiyoruz!
İstanbul Sözleşmesi yaşamı korurken, yerine koymak istediğiniz göstermelik sözleşmelerin, komisyonların, torba yasaların şiddete karşı etkin bir mücadele niyeti olmadığını, hatta tam tersine bütün yasal haklarımızı tırpanlamak için adımlar olduğunu biliyoruz.
Göz boyamak için kurulan şiddeti araştırma komisyonlarında devletin insan haklarını ve eşitliği garanti altına almakla yükümlü kurumunun temsilcisi, çocuk yaşta evliliklerin meşrulaştırılmasından nafakanın kaldırılmasına kadar bütün haklarımızı “aile değerlerini koruma” adı altında yok etme çağrısı yapıyor. Meclis’te İstanbul Sözleşmesi’ni etkin uygulamayı tartışmak yerine, kadına yönelik şiddete ilişkin binlerce soru önergesine cevap vermek yerine, toplumsal cinsiyet eşitliğini tüm ülkede hâkim kılacak bütünlüklü bir politikayı tartışmak yerine erkek egemen sistemi güçlendiren ve şiddete cesaret veren düzenlemeler gündeme getiriliyor.
Göstermelik komisyonlar, torba yasalar ve düzenlemelerle hakikat çarpıtılamaz. İstanbul Sözleşmesi yaşam garantörüdür.
Biz güvenli bir yaşam ve toplumsal cinsiyet eşitliği için, dil ve kimlik haklarımız için İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmiyoruz!
Gerçeklerin üstü örtülmesin, bir kişi daha aramızdan ayrılmasın, şiddete karşı somut adımlar atılsın diye İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmiyoruz!
Eşit, özgür, şiddetsiz bir üniversite, eğitimin her kademesinde toplumsal cinsiyet eşitliği için İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmiyoruz!
Doğduğu yerde yaşadığı yoksulluk, savaş ve şiddet nedeniyle göçe zorlananların şiddete karşı korunmasının güvencesi İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmiyoruz!
Sözümüz açık, kararımız net: Biz yalnızca İstanbul Sözleşmesi’ne dokunulmamasını değil, sözleşmenin tüm gereklerinin acilen yerine getirilmesi için acil eylem planı açıklanmasını istiyoruz. BÜTÜN BİR HAYATI İSTİYORUZ, DAHA AZINI DEĞİL!
* Eşit yurttaşlık hakkımızın garanti altına alınması için hayatın her alanında somut adımlar atılmasını istiyoruz.
*Toplumsal cinsiyet eşitliğinin yasalarda ve hayatın her alanında sağlanmasını istiyoruz.
* Kazanılmış haklarımızı ve mücadeleyle yazdığımız yasaları tehdit eden söylemlere ve girişimlere son verilmesini istiyoruz.
*Şiddetsiz bir yaşam sürme hakkımız için acil bir eylem planı açıklanması ve bu planın uygulanmasını istiyoruz.
- 7/24 çalışacak etkin, farklı dillerde hizmet veren özel bir Alo Şiddet Hattı,
- Her semtte bir kadın danışma evi, her 100 bin nüfusa en az bir sığınak, her 200 bin nüfusa en az bir cinsel şiddet kriz merkezi,
- Şiddetle ilgili ulusal mücadele ağı,
- Şiddete uğrayan kadınların ve LGBTİ+’ların bağımsız bir yaşam kurmak için ihtiyaç duyduğu barınma, eğitim, sağlık, istihdam olanaklarının kamusal hizmet olarak sağlanmasını,
- Göçmen kadın ve çocuklara yönelik şiddeti önleme ve şiddete karşı korumada ayrımcılığa son verilmesini,
- 6284 sayılı Kadınları Şiddetten Koruma Yasası’nın etkin uygulanmasını,
- Yasaların eksiksiz uygulanmasını istiyoruz.
*TCK 103. madde kapsamındaki çocuk cinsel istismarcılarına af, “erken evlilik” “genç evlilik” gibi adlar altında çocuk cinsel istismarının meşrulaştırılmasına; kadınların Medeni Kanun, Ceza Kanunu ve şiddet ile ilgili kanunlardaki kazanılmış haklarını ve anayasal eşit vatandaşlık ilkesini kamuoyu önünde sürekli olarak tartışmaya açan tüm söylem ve girişimlere son verilmesini istiyoruz.
*Çocuk yaşta evlendirmeleri ve çocuk istismarını önlemesi gerekirken; aksine teşvik eden, kolaylaştıran ya da göz yumanların soruşturulmasını ve cezalandırılmasını istiyoruz.
*İş yerinde şiddetin ve ayrımcılığın önlenmesi için etkin politikalar, örgütlenme özgürlüğü ve İLO 190 sayılı sözleşmenin imzalanıp uygulanmasını istiyoruz.
*Eğitimin her kademesinde, medyada, toplumsal hayatın her alanında cinsiyetçi rolleri, kalıplaşmış tutum ve davranışları değiştirmek üzere somut adımlar atılmasını istiyoruz.
* Tüm şüpheli kadın ve LGBTİ ölümlerinin mercek altına alınmasını; Yeldana Kaharman, Nadira Kadirova, Gülistan Doku, Aleyna Çakır gibi ekonomik ve siyasal olarak nüfuzlu kişilerle ilgili cinsel saldırı ve cinayet iddialarının aydınlığa kavuşturulmasını, faillerin ve soruşturmaların kapatılmasında rolü olanların cezalandırılmalarını istiyoruz.
Biz, İstanbul Sözleşmesi’ni istiyoruz!
Biz haklarından, hayatlarından, İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmeyen milyonlarız… Haklarımızı güvenceye alan yasaları hayatı pahasına kazananlarız. Ve daha nice hakkımızı mücadeleyle kazanacak olanlarız.
Haklarımıza, sözleşmemize göz dikenlere sesleniyoruz… Mücadeleyle kazandığımız, artık bütün toplumun kabul ettiği haklarımızın bir tekinden bile vazgeçmeyeceğiz. İstanbul Sözleşmesi’ni nasıl kazandık ise öyle savunmaya devam edeceğiz.